ŞEYH ALİ SEMERKANDİ HAZRETLERİ

Niyet Hayır Akıbet Hayır

 

YÜKSEK BİR HAYA ÖRNEĞİ

HAFIZ ZİYA TIĞLIOĞLU

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Doğumu ve Eğitimi

Hafız Ziya Tığlıoğlu, 1909 yılında Çamlıdere İlçesindedünyaya geldi. Dini hizmet mesleği ile ilgili eğitiminiHafız Halil Okur’dan aldı. Hafız Halil Okur’da hıfzınıbitirdi. Talim ve tecvit bilgilerini de Hafız HalilOkur’dan aldı. Oğlu Fahri Tığlıoğlu’nun ifadesi ile Çamlıdere’den dışarı çıkmadı. Resmi eğitimi ilkokul seviyesinde kaldı. 

Resmi Görevleri

Hafız Ziya Tığlıoğlu, Hocası Halil Okur Hoca Efendi’ye büyük saygı duydu.1950 yılına kadar Çamlıdere Merkez Camii’nde Halil Okur’un müezzinliğiniyaptı. Hafız Halil Okur, hem belediye başkanı hem de Çamlıdere Merkez Camii’ninimam- hatibi idi. 1950 yılında iki görevden birini tercih etmesi gerektiğinden,belediye başkanlığını seçti. Bu nedenle Hafız Ziya Tığlıoğlu ısrarla istememesinerağmen Çamlıdere Merkez Camii imam-hatipliğine atandı. İmam-hatipliğeatanmasına karşı çıkması, hocası Hafız Halil Okur’a olan saygısından ilerigeliyordu. “Ben Hocam Halil Efendi varken imamlık yapamam. Ben onunönüne geçip de namaz kıldıramam” diyordu. Sonunda hocası Halil Okur’un ısrarıüzerine imam-hatiplik görevini kabul etti. Emekli oluncaya kadar ÇamlıdereMerkez Camii İmam-Hatipliğini sürdürdü. Türkiye’de dini eğitimin yaygınlaştığıyıllarda, resmi kadrolu Kur’an öğreticisi de oldu. Hem imam hatiplik, hem deKur’an öğreticiliği görevlerini birlikte yürütüyordu.

Kur’an’ı Kerim’e Hizmetleri ve Öğrencileri

Hafız Ziya Tığlıoğlu, Çamlıdere’nin içinden ve dışından, erkek-kadın çoköğrenci yetiştirdi. Çok kimseyi hafız yaptı. Hafız Rıza Çöllüoğlu ilk öğrencilerindendi.Rıza Çöllüoğlu, Ziya Tığlıoğlu hakkında şu bilgileri veriyor:- Ziya Tığlıoğlu, Çamlıdere’de doğdu, orada büyüdü ve okudu. Hepsi bu.O, eşi az bulunan bir insandı. Çamlıdere’de ondan Kur’an okumayan pekazdı. Kadın-erkek kim gelirse hem evinde, hem de camide okuturdu. Çamlıdereyoksul bir yerdi. Geçinmesi için vakarını hiçbir zaman zedelemedi.Benim mesleki hayatımın ilk temel taşı Ziya Tığlıoğlu hocamdır. Hayatımboyunca ona büyük saygı duydum. Minnet borcumu ödemeye çalıştım, ondanda büyük sevgi gördüm.Oğlu Fahri Tığlıoğlu’da babası hakkında şunları anlatıyor:

-Babam iyi bir hafızdı. Babamın Kur’an’dan başka derdi yoktu. İşi-gücüKur’an okumaktı. 1946-1950 arası yüzlerce hafız yetiştirmiştir. Hoca HalilOkur, öğrenci okutma işini bırakınca, öğrencilerini babama göndermişti.“Ziya okutacak sizi” demişti. Çamlıdere’de erkek-kadın, babamdanKur’an’ı Kerim okumayan yoktur. Ölünceye kadar da okutmaya devam etti.Sadece Çamlıdere’den değil, Ankara’nın çok çeşitli ilçelerinden de öğrencilerivardı. Bir ara öğrenci okutmada sıkıntılı günler geçirdi. Karakoldan çağırdılar. Karakol komutanı “Öğrenci okutmayacaksın!” diye baskıyaptı. Babamı sürekli karakola çağırıp, “Öğrenci okutmayacaksın!” diyesıkıştırıyorlardı. Bu baskılar artınca, “baba istersen biraz okutma, yoksa seni hapsedecekler” dedik. O, “siz benim işime karışmayın” diyerek, öğrencilerini okutmaya devam etti. Bu baskıların çok şiddetlendiği günlerdebazı önlemler aldı. Çamlıdere dışından gelen öğrencilerine, “Siz akşam olunca evinize gitmeyin, kitaplarınızı giysilerinizin altına saklayın ve bizimeve gelin. Ancak Çamlıdere’li olanlar okumaya gelmesin” dedi. Babam bu koşullar altında Kur’an’a yıllarca, hatta ölünceye kadar hizmetetti.

Çamlıdere dışından gelen ve Ziya Tığlıoğlu’nda hafızlık yapan öğrenciler,zor koşullar altında hayatlarını sürdürüyorlardı. Kimi Çamlıdereli bir aileye sığınıyor,kimi kiraladığı evde kalıyor, kimi de cami köşelerinde, soğuk kış şartlarındabarınmaya çalışıyorlardı. Bu öğrencileri barındıran aileler için, Mehmet Mandalşunları söylüyor:- Çamlıdere’nin hanımları çok dindardı. Her ev en az 2-3 çocuğa bakıyordu.Onlardan para almazlardı. Çocukların anaları-babaları ziyarete gelirken bir şeyler getirirlerse, sadece onları alıyorlardı.Ziya Hoca öğrencilerini sabah erken saatlerde ya da akşam hava karardıktansonra evinde okuturdu. Yeni evli olduğu günlerde, bu durumdan biraz sıkılır gibi olmuştu. Bu durumu hisseden eşi Hatice Hanım “Hoca,eğer sen bu çocuklara bir şey söylersen, sana kadınlık hakkımı helal etmem” dedi ve Ziya Hoca’nın evinde öğrenci okutmasının bütün sıkıntılarına katlanacağını ifade etti. Hafız Ziya Tığlıoğlu, ömrü boyunca Kur’an’la yattı, Kur’an’la yaşadı. İleriyaşlarında dahi Kur’an’ı Kerim ezberini diri tutmak için çabaladı. Oğlu FahrettinTığlıoğlu anlatıyor :- Babam bir gün namazdan eve gelmişti. Onu kendi halinde bir uğraşı içinde gördüm. “Baba ne yapıyorsun” dedim. “Kur’an okuyorum” dedi.“Baba sen bu yaşında çalışırsan, benim halim ne olacak?” dedim. “Oğlum, eğer ben Kur’an’ın bir satırını unutursam, 40 günde ezberleyemem”dedi. Halbuki o, Kur’an’ı Kerim’in her sayfasını “FATİHA SURESİ”gibi okuyacak durumda idi. Ona hem babam olduğu için ve hem de buKur’an aşkı ve hizmeti nedeniyle büyük sevgim ve saygım vardı. Beni hafızyaptı, yüksek okul dahil okuttu. Ben bu gün ekmek yiyorsam, ondan okuduğumhafızlığım nedeniyle yiyorum. Diğer öğrenimler bir diplomadan  ibaret.

Evliliği, Çocukları ve Avcılığı

Hafız Ziya Tığlıoğlu, Çamlıdere’de imamlık yapan Hasan Efendi’nin kızı Hatice Hanımla evlendi. Bu evlilikten Muhsin, Fahri ve Muharrem isimli oğullarıdünyaya geldi. Muhsin, 1971’de vefat etti. Muharrem, Çamlıdere’de imam-hatiplikyaptıktan sonra emekli oldu. Fahri ise hafızlık yaptıktan sonra, imam-hatiplisesini ve yüksek İslam enstitüsünü bitirdi. Ankara’da çeşitli liselerde din kültürüve ahlak bilgisi dersi öğretmenliği yaptı. 1981 yılında emekli oldu.Hafız Ziya Tığlıoğlu’nun ilk eşi Hatice Hanım genç denecek yaºta (40 yaşında)vefat etti. Ziya Hoca ikinci evliliğini yaptı. İkinci hanımı ile 36 sene birlikteyaşadılar. Onun da vefatı üzerine üçüncü evliliğini yaptı. Her üç hanımı ilede mutlu seneler yaşadı.Hafız Ziya Tığlıoğlu iyi bir avcı idi. Oğlu Fahri Tığlıoğlu anlatıyor:- Babam, av meraklısı idi. Bazı günler öğrencilerini benim okutmamı söyler,ava giderdi. “Ben gelmezsem ezanı da okuyacaksın” derdi. Avlanma  için gittiği günlerde, dedemin atına biner, heybesini alır ava giderdi. Bazıgünler bir saat sonra dönerdi. İyi bir avcı idi. Hemen her gün birkaç avhayvanı vurmuş olarak eve dönerdi.”

Vefatı ve Defni

Hafız Ziya Tığlıoğlu, sabah namazlarını vaktinde kılardı. Oğlu Fahri Tığlıoğlu’nunhanımına “Kızım, ben kendimi bildim bileli sabah namazını güneş doğduktan sonra kılmadım” demiş. Öldüğü gün sabah namazına kalkamamış.Eşi sabah namazı ezanı okunurken, Ziya Hoca’nın namaza kalkmadığını görünce,yatağının başına varmış. “Hoca Efendi, sabah oldu kalk” demiş. Hafız ZiyaTığlıoğlu uyanmış ve bir Kelime-i şehadetten sonra son nefesini vermiş. (Vefattarihi 10.09.1998) Böylece 89 yıllık hayatı sona ermiş.Vefat günü Çamlıdere içinden ve çevre köylerden toplanan kalabalık bircemaatin katılımı ile Çamlıdere Merkez Camii’nde cenaze namazı kılındıktan sonra,cenazesi Çamlıdere mezarlığında defnedildi. Ruhu aydınlık olsun. Kabri ömürboyu hizmet ettiği Kur’an’ın nuru ile aydınlansın.

Hafız Ziya Tığlıoğlu hakkında bir süre Çamlıdere Müftülüğü de yapmış olan halen Gerede İlçe Müftüsü Kemal Cengiz, şu bilgileri veriyor:

Ziya Tığlıoğlu ile sağlığında Çamlıdere Müftülüğüm süresince beraberolduk. Ben Çamlıdere Müftüsü iken emekli oldu. Sağlığının elverişli olduğuzamanlarda köylere çeşitli nedenlerle birlikte giderdik. Başta Rıza Çöllüoğluhocamız olmak üzere, çok sayıda meslektaşımızın mesleğe hazırlanmasında,hafız olmasında büyük hizmeti ve emeği olmuştur. Kadın-erkekÇamlıdere halkının pek çoğu Ziya Tığlıoğlu’ndan Kur’an’ı Kerim okumayıöğrenmiş ve dini bilgiler almıştır. Çamlıdere esnafından bazılarınınKur’an’ı Kerim’i pek çok dini hizmetteki meslektaşlarımızdan daha güzelokuduklarını gördüm ve bu eğitimi kimden aldıklarını sordum. Aldığım cevaphep, “Ziya Tığlıoğlu” ismi oldu. Ziya Tığlıoğlu Hocaefendi talebelerlekendi çocukları gibi ilgilenir ve onlara ders verirdi. Onun Kur’an’ı Kerim’ebüyük hizmeti olmuştur. Bu hizmette ilk hanımının da büyük desteğiolmuştur. Rahmetli hanımı, Ziya Tığlıoğlu hocaya öğrencileri üzmeden,her sıkıntıya göğüs gererek okutması konusunda telkinlerde bulunmuştur.Yüce Allah her ikisinin de ruhlarını esenlik içinde bıraksın, KabirleriKur’an’ı Kerim’in nuru ile aydınlansın.

Hafız Mustafa Sabri Mülkoğlu, Çamlıdere halkının ve özellikle hafızlık hocası Ziya Tığlıoğlu’nun hanımının Kur’an’ı Kerim öğretimine verdikleri desteği ve Çamlıdere’de hafızlık yapan öğrencilere karşı duydukları sevgiyi şöyle anlatıyor;

-Ben Hafızlığımı Çamlıdere’de Hafız Ziya Tığlıoğlu Hoca’da bitirdim.Hıfzımı bitirmek için Çamlıdere’ye gittiğimde 9-10 yaşlarında bir çocuktum.1940-1950 yılları arasında gerek Çamlıdere halkı ve gerekse HafızHalil Okur ve Hafız Ziya Tığlıoğlu hocalarımız bizim gibi Kur’an’ı Kerimöğrencileri için bugün düºünülmesi dahi mümkün olmayan bir özveri gösterdiler.O zamanlar, hocalar için Kur’an’ı Kerim okutmak hem yasaktı,hem de inanılmaz baskılar görüyorlardı. Onca yasağa ve baskıya rağmenismini verdiğim merhum hocalar ve Çamlıdere halkı o yıllarda Kur’an öğretimininkesintisiz devamını sağladılar. Ben Çamlıdere’de “Süslü Ahmet”denilen kişinin evinde uzun süre (3-4 yıl) kaldım. Kısa süreli de olsa Hasan,Akif ve Mehmet isimli başka Kur’an’ı Kerim öğrencileri de değişik zamanlarda benimle birlikte aynı evde kaldılar. Evin hanımı Hatice Nine,çok saygıdeğer bir kadındı. Beni çok sevmişti. Hafızlığımı bitirip köyümedönerken, ayrıldığımda öyle bir ağladı ki, bir öz anne kendi çocuğuna bu kadar ağlar mı bilemem. Beni leğenin içine oturtur, yıkardı. Karşılığında maddi bir beklentisi yoktu. Köyden bir şeyler gelirdi ama en fazla ne gelirdiki? Ben Çamlıderelileri onun için çok taktir ederim. Bu sadece benim kanaatim değil, Çamlıdere’de Kur’an eğitimi yapan her öğrencinin ortak kanaatidir.

1940-1950 yılları arasında Kur’an okumak ve okutmak yasak olmasınarağmen hafız olma isteği oldukça yoğundu. Çamlıdere’ye gelen çevre köyçocuklarını Çamlıdere halkı evlerine alır, bakar ve okumalarını sağlardı.Yapılan baskılar nedeniyle bizi Çamlıdere’de bir iki kez dağıttılar. “Öğretmengeliyor.” denildiği zaman biz camiden çil yavrusu gibi kaçardık. Rahmetli Ziya Tığlıoğlu Hoca, bizleri gizlice evine alarak okutmaya başladı.Akşam hava karardıktan sonra veya sabah namazından sonra erken okuturdu.Kış aylarında çamurlu ayaklarımızla Ziya Hocanın evine girerdik.Yüce Allah rahmetini bol eylesin, Ziya Hocamın ilk hanımı öyle bir kadındıki, bir günden bir güne bizim evini kirlettiğimizden şikayetçi olmazdı.Tersine aramızdan birisi ders vermeye gelmez ise, hemen Ziya Hocaefendi’ye“şu hafız hasta mı, neden dersini vermeye gelmedi?” diye sorar,Hocamız kadar bir dikkat ve titizlikle öğrencileri takip ederdi. Eğer söylemek  uygunsa, veli derecesinde bir kadındı, melek gibi bir kadındı.

 

Makamı cennet olsun.

 


Kaynak:ESYAV


0 Yorum - Yorum Yaz
@

NİYET HAYIR AKIBET HAYIR


Hava Nasıl Olacak
Takvim
Üyelik Girişi