ÇAMLIDERE
ÇAMLIDERE
Çamlıdere, İç Anadolu bölgesinin kuzeyinde Çamlıdere İç Anadolu Bölgesinin kuzeyinde yer alan, Doğudan Kızılcahamam ilçesi, Batıdan Benli ve Kavaklı Dağları, Kuzeyden Gerede ilçesi, Güneyden Güdül ile Beypazarı ilçeleri ile çevrilidir.Yüzölçümü 650 kilometrekaredir.
İklimi Batı Karadeniz ve İç Anadolu Bölgelerinin arasında bulunduğundan her iki bölgenin de iklimi tesiri altındadır. Yazlan kurak ve serin, kışlan kar ve yağmur yağışlı geçer.(Karasal iklim)İlçe arazisinin % 66 sı çam ve meşe ormanları ile kaplı olup, orman alanı 42.500 Hektardır.
Bayındır, Buğralar, Yahşihan, Doğancı, Doymuş, Yoncatepe, Tatlak, Bökeler, Elvanlar, İnceöz, Akkaya, Yediören, Gümele köyleri ile Peçenek Beldesi arasındaki vadiye Ankara'nın içme suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla Çamlıdere Bayındır Barajı inşa edilmiş, söz konusu baraj Ankara'nın % 70 nin içme suyunu temin etmektedir.
Çamlıdere İlçesi Pelitçik Köyü mevkiinde 3 hektarlık bir alanda Dünyada sayısı çok az olan ve Türkiye’de bugüne kadar bilinmeyen taşlaşmış Çam,Meşe ve Ardıç ağaçlarından oluşan 23 Milyon yıl öncesine ait olduğu anlaşılan zengin fosilleşmiş-silisleşmiş bir fosil ormanı tespit edilmiştir.Söz konusu fosil ormanın jeolojik yönden Orman Florası örneklerinin nadir ve bol miktarda bulunması nedeniyle Dünyadaki diğer örnekleri gibi koruma altına alınarak açık hava müzesi ve jeoloji parkı haline getirilmesi halinde, Jeoloji Bilimleri öğrencilerine uygulamalı eğitim sağlayacağı gibi Ülkemizin ve yöremizin tanıtılmasında ve ekonomik yönden kalkınmasında önemli ölçüde katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir.
Çamlıdere,konumu itibariyle Ankara’nın kuzeybatı sınırında ve Köroğlu Dağları’nın güneydoğuya açılan doğal hilal halkası içindedir. Bu hilali Aluçdağı Tepe, Diklim Tepe, Pınar Tepe, Erenler Tepe, Mahya Tepe ve Kurumcu Dağı meydana getirir. Çamlıdere coğrafyasında yükselti 995 metre ile 2040 metre arasında değişir. 1100-1600 metre yükseklikte plato düzlükleri görülür. Bu düzlüklerde “Çamkoru”, “Belovacık”, “Resuller”, “Çamlıdere”, “Kösyayla”, “Bardakçılar”, “Akkaya”, “Yediören”, “Dağkuzören” ve “Bayındır” gibi küçük göletler görülür. En alçak platolar ise Bayındır Baraj Gölü havzası çevresindedir. Bu özelliği ile Çamlıdere, “Yaylalar diyarı”dır.
Yüksek tepelerin yamaçlarından beslenen akarsuların meydana getirdiği derin ve dik, tabansız vadiler Çamlıdere Bayındır Baraj Gölü havzasına açılır. Volkanik kayaların meydana getirdiği doğal setle akarsuların suyu bu havzada toplanır. Baraj gölü yapılmadan önce bu havza en verimli tarım arazilerine sahip olan, pazar ve panayırların kurulduğu, çeltik ekiminin yapıldığı, yaban kuşlarının barındığı, bahçeleri ve bağları ile nüfusun yoğun olduğu bir bölgedir. Bu özelliğiyle Selçuklu ve Osmanlı döneminde “Mudrıb” adını almıştır.
Köroğlu Volkanik kütlesinin Ankara çevresindeki gölsel tortullar ile iç içe bulunduğu bir alana sahip Çamlıdere coğrafyası; genel olarak volkanik, volkanik-gölsel, gölsel ve karasal akarsu çökellerinden meydana gelir. Alt-Orta Miyosen gölsel ve volkanik serilerinden meydana gelen alanda en geniş yayılımı volkanik birimler gösterir. Bu volkanik kütleler vadi yamaçlarında doyumsuz görseller sunar. Özellikle Sarıkavak, Tatlak, Elmalı, Mudrıbağacin, Bayındır, Elören, Dörtkonak ve Yoncatepe civarında jeolojik görselleri görmek mümkündür. Bölgenin tamamına yakını volkanik ve volkanik ara katkılı formasyonlardan meydana geldiğinden havzada üç farklı toprak türü görülür. Kireçli ve kireçsiz kahverengi orman toprakları ile az da olsa alüvyal toprak çeşidine rastlanır.
Bitki örtüsü bakımından zengin bir çeşitlilik gösteren Çamlıdere coğrafyasında Dünya üçüncüsü durumunda olan “Pelitçik Fosil Alanı” vardır. Her mevsimde ayrı çiçeklerin açtığı, mantarların yetiştiği, doğal meyvelerin görüldüğü, 20 metreye ulaşan çam ağaçlarıyla ve meşe çeşitleriyle kaplı bölgede doğal yapı Bayındır Barajı havzası hariç aynen korunmuştur.
Çamlıdere coğrafyası Antik Çağlar’dan itibaren iskân görmüş, Galatlar’ın kalelerini takip eden tarihi “Roma Yolu”nun kuzeybatı güzergâhı bölgeden geçmektedir. Kurumcu Dağı’nın kuzey yamaçlarından geçen Roma Yolu, Aşağı ve Yukarıhöyük yerleşmelerinden Kınıközü’ne buradanda Akkaya Yaylası’na ulaşır. Buradaki Asarkale ve örenyerleri bölgeye hakim bir noktadadır. Özellikle Akkaya yayla evleri burada bulunan büyük bir Roma kasabasının yapılarının malzemeleriyle yapılmıştır. Yılanlı ve Kurt Yaylası arasında bulunan Bizans dönemi yerleşmesi ise yapılarında kullanılan andezit taşı bloklarının düzgünlüğü ile büyük bir yapılar topluluğunun izlerini taşır. Bayındır Baraj Gölü havzasına da hakim bir bakı terasına sahiptir. Çukurören-Hatipler, Çukurören-Öreniçi ve Dağkuzören-Ören mevkileri bölgenin Roma ve Bizans döneminde yoğun iskan gördüğünü günümüzde bulunan antik yapı malzemeleriyle destekler.
Antik çağlarda Bayındır Barajı havzasında yoğun bir iskanın olduğu, insanların gelir düzeyininde yüksek ve sanata düşkünlüğü günümüzdeki mermer yapı malzemelerinden anlaşılmaktadır. Sülün, doğan, kartal ve atmaca fiğürlerinin işlendiği mermer yazıtlar Roma ve Bizans döneminde yerleşik kültürün varlığını gösterir. Ayrıca kaya yerleşmeler, kiliseler ve mezarlarda bölgede görülür. Buğralar Köyü yakınında bulunan tarihi köprü ayrı bir araştırma ve inceleme gerektirir.
Oğuz Türkmen boyları bölgeye yerleşmiş ve Ankara Sancağı’na bağlı “Muzrıb”, “Mudrıb” idari birimi adı altında ve “divan”lardan meydana gelen köyler kurmuşlardır. Bölgede konar-göçer hayat sürmemiş ve yerleşik köy hayatına geçilmiştir. Türmen beylerinin hakimiyetinde olan bölgeye “Bayındır”, “Peçenek”, “Kınık”, “Üreyir”, “Kızık” ve “Çepni” boylarına mensup “Alakoç”, “Buğralar”, “Elmalı”, “Çorman”, “Doğanlar” ve “Kürtler” adında cemaatler yerleşir. Antik çağlardan kalan harap köylere de “viran” ve “ören” adını verirler. Dagkuzviran/Dağkuzören, Viranköy/Örenköy, Kuzören/Kuzörenşeyhler/Alidede Şeyhler, Mudrıbağcain/Mudrubağacin, Çukurviran/Çukurören, Ören ve Alınören/Alören/Elören gibi.
Anadolu Selçuklularından itibaren bölgede Umuroğulları, Şahinoğulları ve Candaroğulları’nın kısmi hakimiyeti görülür. Mudrıb idari biriminin kaldırılmasıyla “Yabanabad” kazasına bağlanan bölge köyleri, daha sonra “Ali Dede Şeyhler” nahiyesine bağlanır ve Cumhuriyet döneminde Çamlıdere adını alır.
Hazreti Ömer (r.a) evladından Şeyh Ali Semerkandi hazretleri hıristiyanlar tarafından terkedilmiş ve bölge köyleri tarafından “Kuzviran” olarak bilinen günümüzdeki Çamlıdere ilçe merkezine gelir. Buraya yerleşir ve dergâhını kurar. Zamanın padişahı burada yarım çiftlik yeri kendisine bağışlar. Şeyh Ali Semerkandi, dergâhına gelir temin etmek için bir değirmen yapar. Bu vakıflarının yönetiminide öz evlatlarına bırakır. Bazı kaynaklarda Şeyhin evlenmediği ve çobanlık yaptığı zikredilsede yanlıştır. Vefatından sonra evlatları buraya bir de cami yaptırır. Zaman içinde Kuzviran Köyü’ne dışardan insanlar gelerek yerleşir ve “Şeyhler” adını alır. Şeyh Ali Semerkandi hazretlerinin evlatları da Osmanlı coğrafyasında “Sığırcık Suyu Şeyhleri” olarak anılır ve saygı görür. Şeyhler Yayalar Köyü ise onsekizinci yüzyılda kurulmuştur. Şeyh Ali Semerkandi hazretleri hakkında anlatılan menkıbeler “menakıbnâmeler”den alınmamış olup yakın zamanda sözlü anlatımlardan derlenmiştir. Avdandere’de türbesi bulunan Halil Dede, Şeyh Ali Semerkandî evladındandır. Gümele Köyü’ne kabri nakledilen İncik Sultan ise bölgenin ilk “kolonizatör dervişler”indendir.
Osmanlı’nın kuruluş yıllarına ait Peçenek Camii bölgede bulunan en eski yapıdır. Çamlıdere ilçe merkezi geçmiş yıllarda iki defa yangın geçirdiği için tarihi eser olarak Merkez Camii ve birkaç yapı günümüze ulaşabilmiştir. Köylerde ve mahallelerde korunması gereken geleneksel mimaride çok sayıda yapı mevcuttur.
Osmanlı dönemi “Temettuat Defterleri” incelendiği zaman bölgede “çeltik”, “pirinç”, “pamuk” ve “tütün” yetiştirildiğini görüyoruz. Günümüzde ise bu tarım ürünlerinden hiç birisi yetiştirilmemektedir. Ayrıca çok sayıda su değirmeni bulunmaktadır. Çorman Mahallesi’nde bulunan tarihi su değirmeni restore edilerek veya Çamlıdere ilçe merkezine taşınarak faaliyete geçirilmesi bölge turizmine büyük katkı sağlayacaktır. Ayrıca bölgede tarımsal ilaçlama ve kimyasal gübre kullanılmadığı için yetiştirilen ürünlerin tamamı doğal üründür. Bu özelliğiyle Çamlıdere organik tarım ürünleri, meyve ve sebzesiyle Ankara’nın cazibe merkezi olmaya en uygun ilçesidir. Doğal çevreye uygun geleneksel mimaride yapılacak “yayla” yerleşmeleriyle de Çamlıdere; günü birlik, hafta sonu ve mevsimlik turizme elverişli potansiyele ve mekanlara sahiptir. Geleneksel yemekleri ve doğal ürünleri de ayrı bir zenginlik taşır. Yaban hayatının çeşitliliği ve Osmanlı döneminde “avlak” ve av sahası olarak kullanılan Avdan Köyü bunun en güzel örneğidir. Bölgede yaban domuzu, tavşan, keklik, tilki, ayı, kurt ve sayısız kuş çeşidi gözlemlenir. Ayrıca Çamkoru’da bulunan Geyik Üreme merkezinde bulunan geyikler doğal hayata bırakılmıştır.
Çamlıdere coğrafyasında orman alanlarının çokluğu ve korumaya alınması neticesinde tarım ve hayvancılık sahası daralmış, bölge insanı şehirlere göç etmek zorunda kalmıştır. Tarım alanları da küçük olduğundan çiftçinin özel ihtiyacını ancak karşılamaktadır. Günümüzde köylerde sığır ve keçi yetiştirilmekte ve arıcılık yapılmaktadır.
Köylerde ve yaylalarda gördüğümüz geleneksel mimarideki yapılar bölge insanının sanat ve yaşam zevkini bizlere gösterirken, bu yapıların korunması için gerekli tedbirlerinde alınmasınında şart olduğunu burada belirtmek isteriz. Çünkü göçler sonucu köylerde nüfus azalmış, terkedilen meskenler bakımsızlıktan harap olmuş, bağlar ve bahçeler de viran olmuştur.
Çamlıderelinin misavirperverliği takdire şayan bir güzellik. Yerleşmelerde genç nüfus yok denecek kadar az. Hele kış aylarında köylerde doğduğu toprağın sadık bekçileri olan ve elleri öpülesi, kanaatkâr ve sabırlı, güleç yüzlü dede ve ninelerimizle karşılaşırız. Sağlıklı ve yaşına rağmen dinç bu kişilerle sohbet için bir “selâm” yeterli. Bunu bölgenin havasına ve suyuna borçlu olduklarını, hatıralarını anlatarak ve duygu yüklü sözlerle dile getirirler. En güzel ikramları da samimi dualarıdır.
Çamlıdereli yılda iki mekan değiştirerek hayatını idame ettirir. Köy ve yayla hayatı. Vadilerde ve plato düzlüklerinde bulunan köylerinden bahar aylarında geleneksel kültürünü yaşadığı yaylalara taşınır. Günümüzde bazı yaylalardaki nüfus köylerden fazladır. Özellikle Çamlıdere, Benli ve Buğralar yaylaları. Şehir merkezlerinde oturan Çamlıdereliler de bahar aylarından itibaren yaylalarda bulunan konutlarına yerleşir. Yerleşmelerde ve yaylalarda gelişen yeni yapılaşmanın geleneksel ve çevreye uyumlu mimaride yapılması da daha uygun olacaktır. Bayındır, Buğralar, Yahşihan, Doğancı, Doymuş, Yoncatepe, Tatlak, Bökeler, Elvanlar, İnceöz, Akkaya, Yediören, Gümele köyleri ile Peçenek Beldesi arasındaki vadiye Ankara'nın içme suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla Çamlıdere Bayındır Barajı inşa edilmiş, söz konusu baraj Ankara'nın % 70 nin içme suyunu temin etmektedir.
Kaynak:"Çamlıdere Tarih ve Kültür Atlası" Abdülkerim Erdoğan
Kazım ATALIK