OSMANLI BELGELERİNDE ŞEYH ALİ SEMERKANDİ
OSMANLI BELGELERİNDE
ŞEYH ALİ SEMERKANDÎ (K.S.)
Osmanlı dönemi belgelerinde Şeyh Ali Semerkandîhazretlerinin adına ilk defa 1463 yılı AnkaraTahrir Defteri’nde rastladığımızı daha öncede zikretmiştik.
Şeyh Ali, Ankara sancağına bağlı coğrafî-idarîbirlik olan “Mudrıb”a bağlı Kuzvirân Köyü’nde yarımçiftlik yeri mülk edinerek buraya yerleşir.
Günümüzde Çamlıdere-Bayındır Baraj Gölü’nün dörtcihetinde bulunan köy ve mezralar Mudrıb’a bağlıdır. Buyerleşmeler de genellikle Çamlıdere ilçesine bağlı olan köylerdir.
Daha sonraki yıllarda Mudrıb idari birimi kaldırılırve Yabanabad kazasına dahil edilir.
Fatih Sultan Mehmed Han zamanına ait Tahrir Defteri’nde
“Kuzvîrân’da yarım çiftlik yer ve bir değirmenkadîmî mülk ıssı Şeyh Ali’ye vakf imiş, kadîmü’z-zemândanvakfiyyet üzere tasarruf olıgelmiş, el-hâletü hazihi Şeyh Alioğlu Şeyh vakfiyyet üzere mutasarrıfdır. Mahsûl 355” ibaresiyazılıdır.
Bu vakıf kaydına göre Şeyh Ali; ıssız ve insansız,Bizans döneminde veya daha önceden terkedilen ve o yıllarda “Kuzvirân” adıyla anılan, günümüzde türbesinin bulunduğu yere (Çamlıdere ilçe merkezi), bilinmeyen tarihte ailesi ile birlikte gelerek yerleşir.
Burada yarım çiftlik yeri mülk edinir. Bir çiftlik yer ise arazinin yuverimliliğine göre 60 ila 150 dönüm arasında değişmektedir.
Aluç Dağı yamaçlarından beslenen ve ilçemerkezinden geçen Acun Deresi kenarına da bir sudeğirmeni yaptırır. Daha sonra yaptırdığı “zaviye”ye bu sahip olduğu mülklerini vakfeder ve vefatından sonrada evlatlarının bu vakfa mutasarrıf olmasını şart koşar.
1463 yılında ismi zikredilmeyen ve zaviye şeyhi olan evladı da, kurduğu vakfın mütevellisidir.“Kuz/Guz” sabah güneşi almayan, dağın kuzeyyamacında bulunan yer, kuzay ve kuzey mânasına,“Virân” ise terkedilmiş, harap, ören, virâne yer anlamına gelir.
Şeyh Ali hazretlerinin su değirmenini yaptığı yıllarda bölgede Alakoç, Mudrıbağcin, Buğralar, Çorman,Elmalı, Avdan, Elviran, Acıca (Atça) ve Tatlak gibi köyler bulunmakta ve tarım yapılmaktadır.
Şeyh Ali Zâviyesi:Şeyh Ali Semerkandî hazretlerinin kurduğu zâviye,günümüz Çamlıdere ilçe merkezinde Osmanlılar döneminde yapılan ilk yapıdır.
Burası daha önceden terkedilmiş ve virâne olmuş “Kuzvirân” adında bir yerleşmedir.“Dergâh”, “tekke”, “asitane”, “ribat” ve “hankâh”gibi isimlerle de anılan “zâviye”ler, İslâm tasavvufî hayatın temel müessesesidir.
Bu dîni-sosyal müesseeler, Anadolu’nun İslâmlaşmasında ve Türkleşmesinde önemli rol oynamış, fetihlerinileri karakolları olmuştur. Esas amaçları insana hizmet olan bu zâviyelerin tamamında “âyende ve revendeye hizmet” esas olup, “Yaradılanı severiz, Yaratan’danötürü” düsturu ile Anadolu’da gönül birliğini tesis etmişlerdir.
Bu özelliği ile dîn, dil ve ırk ayrımı yapmaksızın“gönül mektebi” ve “sevgi ocağı” olmuşlardır.Kısacası zaviyeler ilâhî aşkın gönüllere yerleştirilerek fethedildiği, yeni iskânların teşvik edildiği ve köylerinkurulduğu, cehaletin yok edildiği, ilim ve kültürocağı, yeni fetihler için hazırlık üssü, sanat ve zenaat merkezi, zikir meclislerinin toplandığı, edep ve erkânın öğretildiği, yolda kalmışların sığınağı, yolcuların molayeri, gariplerin yuvası, ikram edilen yemeklerin şifa olduğubir manevi tedavi merkezidir.
Anadolu’da zâviyeler genellikle Bizans tarafından terkedilen köy ve kasabalara, ıssız ve tenha ziraate elverişli bölgelere, ulaşım yolu güzergâhları üzerine,dağ başlarına ve geçitlere kurulmuştur.
Bu zaviyeler“ahi” reisleri veya bir tarikata mensup “şeyh”ler tarafından kurulmuş dîni ve sosyal kuruluşlar olmasına rağmen askeri karakol, han, imâret, mektep ve çiftlikgibi önemli işlevleri de yerine getirmiştir.
Bir zâviyede insan hayatı için gerekli olan çeşme,hamam, ekmek fırını, mutfak, kiler, mescid, zikirhane,sohbet odaları, yatakhane, su değirmeni, ahır ve samanlıkgibi yapılar bulunur.
Ayrıca zâviyenin her türlügıda ihtiyacı da zâviye vakfına ait çiftliklerde yetiştirilir.Bu çiftliklerde küçük ve büyükbaş hayvan beslenerek,et ve süt ürünleri ihtiyacı karşılanır. Binek vekoşu hayvanı beslenir.
Bağ, bahçe ve bostanlarındada ihtiyacı karşılayacak üretim yapılır.46Çamlıdere-Kızılcahamam bölgesinde tespit edebildiğimizve Anadolu Selçuklular döneminde kurulan ilkzaviye Kızılcahamam-Taşlıca Köyü’nde bulunan “OruçGazi Zâviyesi”dir. Oruç Gazi ise “Anadolu Efsanesi”ninkaynağı olan “Kırmızı Ebe”nin oğludur.
Daha sonrakiyıllarda bölgede kurulan bazı zaviyeler ise şunlardır:
Baba Kıbel Zâviyesi, Çeçtepe Köyü, Kızılcahamam.
Şeyh Aziz Zâviyesi, Güneysaray Köyü, Kızılcahamam.
Yahya Bey Zâviyesi, Saray Köyü, Kızılcahamam.
Şeyh Hasan Zâviyesi, Sey Hamamı, Kızılcahamam.
İncik Sultan Zâviyesi, Kürt (Yediören) Köyü, Çamlıdere.
Şeyh Şemseddin Zâviyesi, Pazar Köyü, Kızılcahamam.
Sultan Alaaddin Hoca Zâviyesi, Kınık Köyü, Kızılcahamam.
Şeyh Mahmud Zâviyesi, Demirciören Köyü, Kızılcahamam.
Ahi Durak Zâviyesi, Pazar bölgesi, Kızılcahamam.
Şeyh Abdurrahman Zâviyesi, Otacı Köyü, Kızılcahamam.
Halil Baba Zâviyesi, Bardakçılar Köyü, Çamlıdere.
Ayrıca Ankara Sancağı’nda Şeyh Ali ismini taşıyan vezâviyesi bulunan iki ayrı “Şeyh Ali” daha vardır.
BirincisiYalıncak (ODTÜ Kampüsü) Köyü’nde bulunan Şeyh Ali(Yalıncak Zâviyesi) ile Murtaza Hisarı (Kazan-Saray Mahallesi)Köyü’nde bulunan Seydi Ali Zâviyesi.
Şeyh Ali Semerkandî hazretleri Kuzviran Köyü’negeldiği zaman bölge tamamen ıssız ve insansız biryerdir. İlk olarak bir zâviye (tekke) binası yapar ve burayaailesi ile birlikte yerleşir.
Tekkenin ihtiyacını karşılamakiçin de bölgede bulunan Acun Çayı üzerinebir su değirmeni inşa eder.
Issız ve sahipsiz olan bubölgede yarım çiftlik yeri mülk edinir ve ziraat yapmayabaşlar. Diğer taraftan da asli görevi olan irşâdfaaliyetlerini sürdürür. Tekkesine gelenlere zengin fakirdemeden ikramlarda bulunur. Kısa sürede zâviyesibölge insanının manevi sığınağı olur.
Yarım çiftlik yerile su değirmeninin yıllık gelirini de bu zaviyenin giderlerininkarşılanması için vakfeder. Vefatından sonra dasoyundan gelen evladının kurduğu bu vakfa mutasarrıfolmasını şart kılar.
Şeyh Ali hazretlerinin vefat tarihini kesin olarakbilemiyoruz. Yalnız 1463 yılından önce vefat ettiğinivakıf kayıtlarından öğreniyoruz.
1530 yılında Şeyh Ali’nin soyundan gelen erkeknüfus sekize ulaşır. Zâviye yakınına evladı tarafından“Şeyh Ali Camii” yaptırılır.
1530 tarihli Ankara TahrirDefteri’nde şu kayıtlar bulunur:
”Vakf-ı zâviye-i Ali, mezrea-i der karye-i Kuzvîrân, ta’alllukâtnefer 8, hâsıl 250.”“Vakf-ı câmi’-i Şeyh Ali, der karye-i Kuzvîrân, âsiyâb bâb 1,hâsıl 200, nısfı müezzine ve nısfı muarrife meşruttur.”Vakıf değirmeninin yıllık geliri 200 akçe olup, yarısınıcami müezzini, yarısını da muarrif (cami ve tekkelerdehayır sahiplerinin adlarını sayan derviş) almaktadır.Yarım çiftlik (60-100 dönüm) yerin yıllık geliri ise 250akçe olup, bu hasılat zâviyenin (tekkenin) giderlerineharcanır.
1571 yılında ve Sultan İkinci Selim Han zamanındaise Kuzviran Köyü’nde bulunan zaviyede Şeyh AliSemerkandî hazretlerinin soyundan gelen erkek evladınsayısı onbire çıkar ve vakıf su değirmeni sayısı daüç olur.
Böylelikle zaviyede ve camide görev yapanlarınsayısı da fazlalaşır.“Mezrea-i der karye-i Kuzvîrân, tabi’-i Mudrıb, mezrea-imezbûre buçuk çiftlik yerdir ve üç değirmen vardır; Şeyh AliZaviyesi’ne vakıfdır.
El-hâletü hazihi hükm-i pâdişâhî mûcebinceevlâdından Şeyh Osman tasarrufunda bulundu deyu kaydolunmuş, der Defter-i Köhne. El-hâletü hazihi Şeyh Osmanve Şeyh Mehmed mutasarrıflardır, ellerinde pâdişâhımız berâtıvardır deyu mukayyed der Defter-i Köhnede. Hâliyâ meşîhat-imezbûre pâdişâhımız berâtiyle Osman Şeyh evlâdından MahmudŞeyh ve Mehmed Şeyh evlâdından Hamza ve Halîm’e verilmişdeyu mukayyeddir.
Defter-i Atîk’de ve hâliyâ MehmedSeydi ve Abdurrahman, veledân-ı Halîm; ve Abdülgaffar veŞeyh Kasım, veledân-ı Osman; ve Mustafa şeyh olub mezrea-imezbûreye pâdişâhımız (İkinci Selim) berât-ı hümâyûnıylamutasarrıflar olmağın Defter-i Cedîd’e kayd olundu.”“Ta’allukât-ı sâhib-i vakf (on yedi isim kaydı var, biri sâhib-izâviyedâr, biri du’âgû-yı pâdişâh-ı âlempenâh, biri şeyh-izâviyedâr bâ-berât, biri hatîb ve şeyh bâ-berât, dördü muhassılolmak üzere on yedi kişinin isimleri kayıtlı).
Mezkûrun kimesnelerHazret-i Ömer radıyallahu anhu evlâdından Şeyh AliSemerkandî evlâdından olmağın avarız-ı divaniyye ve tekalif-iörfiyyeden ve rüsûm-ı raiyyetden muaf olmak üzere paye-iserir-i alâya arz olundukta azîzin evladından Şeyh AbdurrahmanSeydî veled-i Halîmi ve andan mâada on bir nefer kimesneleriçün avârız-ı divâniyye ve tekâlif-i örfiyyeden ve rusûm-ıraiyyetden ve âdet-i ağnâmdan resm virmemek içün, sene 978Zilhicce’sinin yedinci gününde hükm-i şerîf sadaka olunub bermûceb-i emr-i âlî defter-i cedîde kayd olundu. Hâsıl 250.”
Bu belgeden, Şeyh Ali Semerkandî zâviyesine evladındanŞeyh Osman ve Şeyh Mehmed’in mutasarrıfolduğunu, daha sonra da Şeyhin neslinden olan kişilerinpadişah beratıyla mutasarrıf olduklarını, şeyhinevladının da her türlü vergiden de muaf tutulduklarınıöğreniyoruz.
Şeyh Ali Zaviyesi’ne tanınan vergi muafiyetleriCumhuriyet’in ilanına kadar devam eder. Günümüzdeise Şeyh Ali Zaviyesi’ne ait bir yapı yoktur.Şeyh Ali Semerkandî hazretlerinin neslinden gelenlerinsayısı artınca, zaman içinde bazıları KuzviranKöyü’nden ayrılarak başka köylere göçer ve oradazâviye kurarlar.
Çamlıdere Bardakçılar Köyü’nde HalilDede ve Kızılcahamam Otacı-Şıhlar Köyü’nde Şeyh Abdurrahmanhazretleri bu şahsiyetlerden bazılarıdır.
Günümüzde Kızılcahamam Berçinçatak Köyü’ndebulunan Ali Semerkandi Camii’nin Şeyh Ali Semerkandî tarafından yapıldığı rivayet edilse de bunu doğrulayan bir belgeye rastlanmamıştır.
Mezkûr cami AliSemerkandî hazretleri tarafından yapılsaydı ÇankırıVilayeti Tahrir Defterlerinde zikredilirdi. Kanaatimizcebu cami, yıllar sonra onun bölgedeki manevi hatırasına,ahali tarafından yapılmıştır.
Vakıf kayıtlarında “Şorbakazası Elviran (Alviran) Köyü’nde Şeyh Ali Cami-i ŞerifVakfı” bulunmaktadır. Günümüzde bu cami, öncedenElören Köyü’nün bir yerleşmesi olan KızılcahamamYeşilköy’de bulunmaktadır.
1325/1907 yılı “Ankara Vilayeti Sâlnâmesi” Yabanabadkazası bölümünde Şeyh Ali Semerkandî hazretlerihakkında şu bilgi verilir:“Merâkıd-ı mübâreke:
Yabanabad kazasının Şeyhler karyesindeHazreti Ömerü’l-Faruk (Radiyallahuanhu) Efendimizinsülale-i tahirelerinden Şeyh Ali Semerkandî kuddısesırrahu’l-âli hazretlerinin âsâr-ı keramât-ı seniyyelerindenŞeyh Ali Semerkandî mezarı, onarım sonrası (22 Mayıs 2008).
Şeyh Ali Semerkandi (k.s.) ve Sığırcık Suyukarye-i mezkûre civarında nebean ile bir metro mesafedeyine zîr-i zemine cari ve nihan olan Sığırcık Suyu her tarafanakledilmekte ve ab-ı şerif-i mezkurun hassa-i garibe ve icaznumâsındanolarak her nereye nakledilirse orada batın vekanatları beyaz bir nevi sığırcık kuşları peyda olup mezrûatairâs-ı hasarda bulunan haşerat ve müziyatı mahv ve itlaf etmekteoldukları mütevatirdir.”
Zaman içinde Şeyh Ali Semerkandî Vakfı’nın gelirleriazalır. Şeyh Ali Semerkandî Camii ve su yollarınınonarımı gerekir ve durum zamanın padişahı SultanAbdülhamid Han’a iletilir. İkinci Abdülhamid Han,1892 yılında Şeyh Ali Semerkandî hazretlerinin camive su yollarının onarımı için özel para yardımındabulunur.
Onarım işlerinin de Yabanabad kaymakamıveya Kaymakam yerine tayin edilecek bir kişi tarafındanyürütülmesi istenir. Osmanlı Arşivleri’nde konuile ilgili şu belgeye rastlıyoruz:Şeyh Ali Semerkandi Türbesi, onarım sonrası (23 Ağustos 2009).
Şeyh Ali Semerkandi (k.s.) ve Sığırcık Suyu“Yabanabad kazasının Şeyhler Köyü’ndeki Şeyh Ali es-Semerkandî hazretlerinin camisi ile su yollarının tamiri gerektiğive bu tamire yalnız kaza kaymakamın nezaret için birvekil tayini ile gönderilmesi veyahud inşaatın nezaretine diğerbir münasibinin tayini.”1909 yılında ise İkinci Abdülhamid Han tarafındangönderilen paranın usulüne uygun harcanmadığı tespitedilir ve görevliler hakkında soruşturma açılır. 10/L/1326 Hicrî/1909 Miladi tarihli belgede “Yabanabad kazasınınAlidede Şeyhler Köyü’ndeki Şeyh Ali es-Semerkandîtürbesi ve camisinin noksanlarını tamamlamak üzere padişahtarafından verilen para ile ahaliden toplanılan paralarızimmetlerine geçirip başka amaçlarda harcayanlar hakkındagerekenin yapılmasının Ankara Valiliği’ne bildirilmesi”istenir.
1913 yılında Şeyhler kasabasında çıkan büyük yangında,Şeyh Ali Semerkandî Camii ve külliyesi büyükzarar görür. Daha sonraki yıllarda Şeyh Ali Semerkandîhazretleri türbesinde değişik onarımlar yapılır. Günümüzdetürbede bulunan mezarlar, Şeyh Ali Semerkandîhazretlerinin soyundan gelen kişilere aittir.
Kuzviran Köyü’nden Çamlıdere ilçesine Şeyh Ali Semerkandî hazretleri tarafından yapılanilk zaviye (tekke) binası ile başlayan Kuzvirân yerleşmesi,kısa sürede bölgenin manevî merkezi olur.
Zamaniçinde Kuzvirân Köyü’ne başka yerlerden ailelergelerek yerleşir ve “Kuzvirân Şeyhler”, “Seydiler”, “Şeyhler”,“Ali Dede Şeyhler” adını alan büyük bir kasabameydana gelir. Yabanabad kazasının nüfusu en yoğunyerleşmesi olur. Daha sonra nahiye (bucak) merkeziolur ve belediye teşkilatı kurulur.
Aynı zamanda böl-67 Şeyh Ali Semerkandi (k.s.) ve Sığırcık Suyugenin önemli eğitim merkezi olan Şeyhler kasabasındamektep ve medreseler açılır. Şeyh Ali Semerkandî hazretlerinin neslinden devrinin önde gelen alimleriyetişir. Ahmed Hulusi Efendi ve Ebubekir Sıdkı Efendibu şahsiyetlerden bazılarıdır.
Şeyhler kasabası aynızamanda bölgenin önemli bir ticari merkezi durumunagelir. 1913 yılında Şeyhler kasabasında büyük biryangın çıkar. Çok sayıda mesken ve dükkan yanar. Buyangından sonra kasabada oturan nüfus başka köylereyerleşir.
Osmanlı Arşivlerinde bu yangınla ilgili şubelgelere rastlıyoruz:“Çıkan yangında mal kaybına uğrayan Yabanabad kazasıŞeyhler karyesinden Şeyh Mustafa Bey’e yangınzedeleregönderilen iane akçesinden verilmesi.” “Ankara vilâyeti dahilindeYabanabad kazası Şorba nahiyesinde yangından zarargören ahali için gerekli meblağın tesviyesi.”
Ali Dede Şeyler nahiyesi daha sonra “Çamlıdere” adını alır ve 1953 yılında ilçe merkezi olur.
Kaynak: Abdulkerim ERDOĞAN “Şeyh Ali Semerkandi ve Sığırcık Suyu” Reyhan Yayınları/2010
Yorumlar -
Yorum Yaz