Kızılcahamam - Çamlıdere Bölgesi Halk Edebiyatı Prof. Dr. Hayrettin İVGİN
Kızılcahamam - Çamlıdere Bölgesi Halk Edebiyatı
Prof. Dr. Hayrettin İVGİN
Bugün Ankara'ya bağlı olan Kızılcahamam (Eski adı Yabanâbad) ve Çamlıdere (Eski adı Şeyhler); Bayındır, Peçenek (Beçenek), Çepni, Yüreğir (Üregir), Kınık ve Bayad adlı Türkmen (Oğuz) Boylarının yoğun yerleşim yeri olmuş yörelerimizdir. Buna göre; Oğuzların Üç-Ok koluna mensupturlar. Bilindiği gibi Bayad boyu Boz-Ok kolundandır.
O halde, Kızılcahamam ve Çamlıdere halkı; Türkmen Yörüklerinin yani Oğuzların saf ve temiz evlatlarıdır. Irsiyetten gelen yiğitlik, mertlik ve asil yaratılışlarının ortaya koyduğu saf kültür, gerçek Türk Kültürüdür. (Seğmenlik)
Kızılcahamam ve Çamlıdere halkının sözlü kültür ürünleri, olduğundan çok zengindir.
Ancak ne yazık ki; Kızılcahamam ve Çamlıdere'nin türküleri, manileri, ninnileri, atasözleri, deyimleri, masalları, seyirlik oyunları, milli oyunları, ağıtları, ölçülü sözleri, dilekleri (duaları), ilençleri (bedduaları), yeminleri, yanıltmaca-ları, bilmeceleri, mahalli kelimeleri ve yeteri kadar derlenmemiş ve literatüre geçmemiştir. Yalnızca halk edebiyatını ilgilendiren sözlü kültür ürünleri mi eksik derlenmiş ve araştırılamamıştır? Hayır. Halkbilimini (folkloru) ilgilendiren gelenek-görenek, inançlar, töreler, genel etnografya da derlenip araştırılamamıştır.
Gerçi bu konuda yapılmış çalışmalar vardır. Mesela; Selahattin Koçyiğit'in "Kızılcahamam" adlı 1970 yılında yayımladığı kitapta, bazı sözlü kültür ürünlerini yani halk edebiyatına ait ürünleri görmek mümkündür.
Üniversitelerimizin yaptırdığı bazı lisans ve yüksek lisans tezleri Kızılcahamam, Çamlıdere ve Pazar'ı ilgilendirmektedir. Belma Aygün'ün "Ankara Kızılcahamam Ağızı" DTCF Bitirme Tezidir (1968-1969), Mehmet Tuğrul'un "Ankara Örencik ve Ahi Köylerinin Türküleri" DTCF Bitirme Tezidir (1939-40), Neriman Özdemir'in "Çamlıdere Ağzı" DTCF Bitirme Tezidir (1972-1973), Alp Akman'ın "Pazar Nahiyesinde Mesken ve Mesken ile ilgili Adet ve İnanmalar" DTCF Bitirme Tezidir (1971-1972), Cevriye Berşe'nin "Çamlıdere İlçesi Dörtkonak Köyü Folkloru" Hacettepe Üniversitesi Yüksek Lisans Tezidir (1991-1992), İbrahim Etem Arıoğlu'nun "Ankara İli Kızılcahamam İlçesi Otaç Köyü Monografisi" Hacettepe Üniversitesi Yüksek Lisans Tezidir (1993-1994).
Ama bu çalışmaların da yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Eyüp Kömürcüoğlu'nun "Ankara Evleri" (İstanbul 1950), Prof. M. Ragıp Gazimihal'in "Ankara Bölgesi Musıki Folkloru" (Ankara 1933), Prof. Dr. Hikmet Tanyu'nun "Ankara ve Çevresindeki Adak ve Adak Yerleri" (Ankara 1964), Prof. Dr. Ali Rıza Balaman'ın "TE-VE Köyü Genel Etnografyası" (İzmir 1982), Dr Hamit Zübeyr Koşay'ın "Ankara Budun Bilgisi" (Ankara 1935), Şeref Erdoğdu'nun "Ankaram" (Ankara 1965) adlı kitaplarda Kızılcahamam ve Çamlıdere halk edebiyatına ait bilgiler bulabiliyoruz.
Türküler
Bilinen ve repertuvarlara geçmiş Kızılcahamam ve yöresi türküleri şunlardır: "Ay bulutta bulutta", "Azap deresi", "Çayıra vurdum kazmayı", "Meşeler gövermiş varsın göversin", "Sabah oldu sabah oldu", "Vardım baktım süt büşürür", "Cebine koyar kestane a canım"
Büyük halk müziği üstadı, Rahmetli Muzaffer Sarısözen'in derlediği "Meşeler Gövermiş" adlı türkünün sözleri şöyledir:
Meşeler gövermiş varsın göversin
Söyleyin huysuza durmasın gelsin
Varmasın kötüye asılsın ölsün
Kötü adam var ömrünü yok eder
Ben bilemedim yaylamızın yolunu
Saçın uzun bağlasınlar kolunu
Eğer annen seni bana vermezse
Yemin ettim keseceğim yolunu
Karaser Deresi bükülür gider
Zülüfler gerdana dökülür gider
Bir yiğit de sevdiğini almazsa
O yiğidin ömrü sökülür gider
Halk Oyunları
Bu yörede, düz oyunlar, sin-sin oynanır ve halay çekilir.
Ankara'nın diğer bölgelerinde de yaygın olarak oynanan düz oyunlarından "Misket", "Hüdayda", "Mor Koyun", "Yandım Şeker", "Name Gelin" en çok bilinen oyunlardır. Sin-sin ateş etrafında kişilerin teker teker dönmesi ile oyannan ritüel bir oyundur. Oyunlar, "Çiçek Dağı" makamıyla oynanır.
Eskiden beri, Ankara'nın diğer yörelerinde olduğu gibi,; divan, kırat, muhabbet, oyun, agıt gruplarıyla adlandırılan türküler eşliğinde ve saz düzeniyle "Sabahi", "Muhabbet Havaları", "Oturak Havaları" ile oyunlar oynanır. Ayrıca, zeybek oyunlarında Ankara Zeybeği, Mendil Zeybeği, Karaşar Zeybeği, Seymen Zeybeği de bu yörelerde icra edilmektedir. Düdük, Kaval, Zurna, Davul, Def, Bağlama, Zil gibi çalgılar, gerek oyunlara ve gerekse türkülere eşlik eder.
Köy Seyirlik Oyunları
Köylerde oynanan ve örnekleri Türkiye'nin başka yörelerinde de görülen "Deve", "At", "Arap", "Ayı" gibi köy seyirlik oyunları Kızılcahamam ve Çamlıdere'de oynanmaktadır.
Meselâ, Arap Oyunu şöyle oynanır:
Oyuncu yüzünü karaya boyar, gözlerinin etrafına un çalar. Başına kara yemeni örter, üzerine beyaz sarık dolar, dilini ve dudağını kırmızıya boyar. Gözlerini büyüterek ağzını eğe eğe dilini çıkarır. Parmaklarını bir yandan bir yana sallayarak oynar. Arkasında kamburu olsun diye sırtına bohça sararlar. Oyuncu üstüne aba giyer, eline bir def alır. Defi çala çala şöyle söyler, bir taraftan da oynar.
Ya Arap oğlu ya Arap ğlu
Git Şam'a doğru, git Şam'a doğru
Damdan düştü bir kedi
Pişmiş tavuğu yedi
Arabı da şak şak, Arabı da şak şak
Ya Arap oğlu kırkında
Elleri de sırtında
Ya Hacı Mahmut evlendi
Evlendi de halt etti.
Arabıda fış fış, Arabı da fış fış.
Ağıtlar
Her yerde olduğu gibi bu yöremizde de ağıt geleneği vardır. Aşağıda yazacağımız ağıt Yabanabadlı eşkiya Adil Bey'in ağıtıdır.
Hadi gidelim enişe
Hem konuşa konuşa
Adil Bey'in kuşağı
Beş yüzelli kuruşa
Dere boyu gidelim
Karakoyun güdelim
İkimizi görmüşler ama
İnkar gaylı idelim
Kazdım kazdım kum çıktı
Bu yılda banknot çıktı
Esef etme Gülzâde
Şeker beşyüze çıktı
Kara gürgenliktir. yurdumuz
Neye meclis kurdunuz
Kara gözlü Adil'i
Bize çok mu gördünüz
Armut koydum heybeye
Kâzım geldi tövbeye
Adil Bey can veriyor
Burçak burçak terleye
Kuş burnunu budarlar
Fışkın sürmesi diye
Adil seni döverler
Gelin sevmesin diye
Maniler
Kızılcahamam ve Çamlıdere'de de mani söyleme geleneği bulunmaktadır. İşte bir kaç mani:
Camiler medreseler
Yarin geldi dizeler
Cesette bir canım var
Veririm isteseler
Ağşam oldu aş gerek
Garibe yoldaş gerek
Garip ninesin yoldaşı
Bağrına bir daş gerek
Duda merdiven kurdum
Yâre selâme durdum
Yarim gurbete gitti
Yedi yıl bekâr durdum
Bazı Yerel Kelimeler
Kızılcahamam ve Çamlıdere'nin bir kaç köyü dışında, burada ağız araştırmaları ve dil çalışmaları yapılmamıştır. Oysaki bu yöreye özgü çok orjinal kelimeler vardır. Ayrıca dilinin değişik omorfolojik ve semantik yapısı bulunmaktadır.
Ağkurt : Bir tür meyve kurdu
Akpilav : Pirinç hilavı
Apça : Amca
Arakcın : Erkeklerin namaz sırasında başa geçirdikleri takke
Börtme : Haşlama
Cınnak : Baharda toplanan, yenilebilen bir ot türü
Çilbiri : Yoğurtlu yumurta yemeği
Çükündürük : Pancar
Dünürşü : Kız alıp vermeyle kurulan hısımlık
Gagalama : Saklanbaç oyunu
Gıdı : Çam kozalağı
Gözer : Eleğin seyrek olanı
Harbalı : Düğünlerde gelinlere giydirilen kadife üzeri sırma işlemeli baş giysisi
İğseri : Çivi
Karakavuk : Baharda toplanan ve yenebilen bir ot türü
Mısmıl : Mundar olmadan (ölmeden) kesilen hayvan
Oturcak : Konuk, misafir
Rahmet : Yağmur
Sayrı : Dilenci
Şişek : Bir yağıştan sonra dişi tokluya verilen ad
Mayıs : Hayvan dışkısı
Ulaşıklı : Nişanlı
Yalamık : Çam ağacının kabuğuyla gövdesi arasındaki, yenebilen, tatlı ve sıvı madde
Zilif : Zülüf
İyi Dilekler (Dualar)
Ağzına sağlık
Allah başa yitirsin
Allah ilmini artırsın
Döllü döşlü olasın
Evine hızır olasın
Uğurlu kademli olsun
Beddualar
Allahtan korkmayan taş olsun
Ermiyesice
Başını yesin
Yığıla kalasıca
Ciğerinden avlansın
Gönenmesin
İrip yetişmesin
Tahtaya konasıca
Boyun bosun devrile
Atasözleri
Aç köpek fırın damı söker
Aldığın karının ya gümüşü, ya kömüşü olmalı
Ana ölünce baba apça olur
Bana ne oldu dimen, bana ne olacak diyin
Çay akar gözüm bakar
Daş büyüğü değil yaş büyüğü
Ev yapan kazma dışarda kalır
Gönlün yazı olur kışı olur
Helikten kovdum, delikten çıktı
İr evlenen döl alır, ir kalkan yol alır
Kiminin devesi, kiminin duası
Nazı olmayanın kızı olmaz
Ölüm hak miras helâl
Şepten şeker olmaz
Terezi var, tartı var, herşeyin vahdı var.
Varlıkda darlık olmaz
Yazın aşı, kışa katık
Yılanın başını küçükken ezmeli
Bir Halk Şairi
Pazar'ın yetiştirdiği değerli şair-yazar Cevdet Arslangül, 1929 yılında doğmuştur. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olan değerli şairimiz, yurdun çeşitli yerlerinde Hakimlik, Savcılık yapmıştır. Yargıtay'da Tetkik Hakimliği de yapan Cevdet Arslangül, bugün emekli olup Ankara'da oturmaktadır. "Aşık Cevdet" mahlasiyle şiirler de yazan, şairimizin yayımlanmış kitapları ve yazıları bulunmaktadır.
Aşık gönlüm sana bir yar bulmalı
Gözü gece göğsü seher misali
Sevda kitabından mülhem olmalı
Konuşurken verdiği her misali
Kızlar daldan dala konan serçedir
Ben ressamım kirpiklerim fırçadır
Bir yâr görüyorum tam üç gecedir
Herbir beni bir mücevher misali
Şimdiki güzeller bilmez kıymeti
Aşık değil midir yârin ziyneti
Kimse aramıyor Âşık Cevdeti
Yollara düşmüşüm cevher misali
Sonuç
"Var olmanın ön şartı, değişmedir" diyor Cadwallder adlı bir antropolog. Her şey değişiyor. Kültürler, düşünceler, toprak, kıyafetler, hatta hava durumu bile. Ama değişmeyen bir şey var : Varlığımız, yani biz, yani insan yapısı.
O halde; bu değişken dünyada; önce ne değişiyorsa; hemen tespitini yapmalı, arşivlemeli, müzelere kaldırılmalı. Ama onlardan faydalanmalı, hisse almalıdır.
Değişmeyen yapımıza, değişen ama bizim olan kültürümüzün harcı konmalı. Eskiyi de bilmeli, yeniyi de. "Eskisi olmayanın yenisi olmaz" diyen Türk Atasözündeki gerçek şudur: Biz, biz olacaksak, kökümüzle olacağız. Kökümüz de bizim olan kültüre dayalı olmalıdır. Yoksa köksüz bir ağaçtan farkımız olmaz.
O sebepledir ki bizim olan herşeyimizi toplayalım, derleyelim, arşivleyelim. Çünkü milli kültürler böyle ortaya çıkar.
Geçmişte eksik yaptığımız şeylere üzülmeden, "Zararın neresinden dönersek kârdır" diyerek vakit geçirmeyelim.
Daha iyi, daha güzel, daha bilimsel araştırmalara doğru gidileceğinin ümidini bir halkbilimci olarak taşıyorum.
Prof. Dr. Hayrettin İVGİN